Content feed Comments Feed


Afganistan’daki çokuluslu işgale dair bir makale kaleme alan Judith Orr, “Sözüm ona siviller tarafından desteklenen bu ‘haklı savaş’, Afganlar için özgürleşme değil, kâbus getirdi” diyor:

Her gece 40 baskın gerçekleştiriliyor. Bu saldırılar, bugüne dek icat edilmiş en gelişmiş silahların bazılarının dağıtımını yapan dünyanın en zengin ulusu tarafından yönetiliyor ve dünya üzerindeki en fakir uluslardan birini hedef alıyorlar. Ancak onlarca yıl sonra, zenginlik ve silahlar kaybediyor. İşte bu 2011 Afganistan’ı.

ABD’deki 11 Eylül saldırılarının hemen ardından, Başkan George W. Bush, Taliban’ın Afganistan’da El Kaide suçlularına yataklık ettiğini iddia etti.

Afganistan’da savaş çağrısı, ABD’nin en coşkulu müttefiki olan Tony Blair önderliğinde, NATO’nun desteğini kazandı.

Savaş, 8 Ekim 2001’de başladı. On binlerce sivil Afgan öldü –asla tam olarak kaç kişinin öldüğünü bilemeyeceğiz çünkü işgalciler saymayı reddediyorlar. Yaklaşık iki yüz bin kişi göçe zorlandı ve üç milyon kişi mülteci haline geldi.

İşgalci birlikler arasında, ABD’den 1717 ve İngiltere’den 382 kişi de dahil olmak üzere toplam 2670 kayıp var. Her yıl İngiltere, kamu bütçesinin 4,5 milyon poundunu savaşa harcıyor.

Afganistan’ın kendisinden çok daha fazla nükleer silahlanmış komşusu Pakistan bu çatışmanın içine çekildi. ABD, sınır bölgesini bombalamak için düzenli olarak insansız hava araçlarını kullanıyor.

İnsansız hava araçları, ABD’deki bir askeri üs tarafından kumanda edilen bombalar bırakan insansız hava araçları. Barack Obama’nın seçim silahını haline geldiler. Bölgede sayıları iki bin dokuz yüzü bulan insan insansız hava araçları tarafından öldürüldü.

Baskın

Afganistan, arka planı gürültülü unutulmuş bir savaş haline geldi, Sadece olağanüstü şeyler cereyan ettiğinden dikkat çekiyor.

Tıpkı, Taliban’ın intihar bombacılarının Kabil’deki İngiliz Konsey’ine baskın yapıp, çalışanları bir panik odasına saklayıp sekiz saat tuttukları gibi. Geçtiğimiz günlerde, Afganistan Eski Devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani suikasti şok etkisi yarattı. Burhaneddin Rabbani, Taliban’la barış görüşmelerinde yetkilendirilmiş kilit konumundaki hükümet görevlisiydi.

Aksi takdirde, Rabbani’nin ölümü, köşeyi dönmüş ve arazilerini geri almış politikacıların duyularıyla bir kayıp yoklamasından öte bir şey değil.

Savaş motifleri, sürekli değişen bir döngü içersinde gömülüyor. Ve bir kez daha bizlere, bunun kadınların özgürleşmesi olduğunu söyleniyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Taliban yönetimi altındaki kadınlara yapılan muamelenin, “şeref, eşitlik ve insanlığın tüm standartlarına hakaret” olduğunu söyledi.

Fakat Afgan Feminist Malalai Joya, böylesine bir konuşmayı, savaşa destek kazanmak için “dünyanın gözlerindeki toz” olduğu vurgusuyla kınadı. Haklıydı. Bu yıl, bir kadın olmanın dünyada en tehlikeli yeri Afganistan olarak değerlendirildi.

Geçtiğimiz on yıl boyunca sunulan tüm sebepler gözümüzde çöpten ibaret. Bu savaş asla barışı getirecek, yolsuzluğun önünü kesecek, eroin üretimini durduracak ya da İngiltere sokaklarını güvenli hale getirecek bir savaş değildi. Bunun yerine, yüzyıllardır emperyalizm fay hattının üzerinde uzanan talihsiz bir ülkede Batı’nın iradesini empoze etmek için savaşıldı.

Sıradan Afganlar’ın çıkarları, hiçbir zaman savaşın sebeplerinin bir parçası değildi. Koalisyon güçleri her gün ölümcül saldırılar yürütüyorlar. Ve bunu örtbas etmeye çabasındalar. 2010’daki cinayetleri örtbas etmek için bir ay harcayan Nato nihayet, bir gece baskınında beş sivil Afgan’ın vurulduğunu kabul etti.

Özel kuvvet askerleri, bir gece baskını boyunca üç erkek ve iki kadını vurduktan sonra, mermilerini kurbanların cesetlerinden çekip çıkardı ve yaralı bölgeleri alkolle yıkadı.

Hatta duvarlardaki kurşun deliklerini sıvayıp, izlerini yok etmek için bir koridoru tekrar boyadı.

Kabil’in güneyindeki Gardez yakınındaki cinayetler, görgü tanıklarından kanıtlar elde eden Afgan müfettişler tarafından açığa çıkarıldı. Oysa Nato, önceleri cesetleri bulan insanları suçlamıştı.

Basının büyük bölümünde Afganistan, geri kalmış ve hatta orta çağ ülkesi olarak tasvir ediliyor. Ekonomi ve altyapı paramparça edilmiş durumda ve vatandaşların % 42si aylık 6,5 pound gelirle korkunç bir yoksulluk içinde yaşıyorlar.

Fakat Afganistan devleti “doğal” değildir. Emperyalist savaş ve çatışmanın doğrudan bir sonucudur. 19. yüzyıldaki İngiliz işgali ve 1989’da sona eren dokuz yıllık Rus işgaline kadar birbirini izleyen emperyalist savaşlar, istila ve işgaller için savaş alanı olmuştur.

Obama seçildiğinden beri, Irak’taki “kötü savaşa” karşın Afganistan’dakini “iyi savaş” olarak lanse etmeye çalıştı. Bu ayrımının bir yankısı vardı.

Bu savaş Irak gibi yalanlara dayalı illegal bir işgal değildi. Fakat şimdi, ABD ve İngiltere’deki bir çok insan savaşa karşı ve hükümetlerimiz “birliklerimize” destek için askerlik çağrısına başvurdular.

Yine de bazı askerler ve asker aileleri arasında görüş ayrılığı var. Afganistan’a gitmeyi reddeden Joe Glenton’ın hapsedilmesi, kendilerine kafa tutmaya karşı gelebilecek diğerleri için de bir uyarıydı.

Sıradan Afganları bir tarafa bırakın, askerlerin yaşamları ve refahları bile Batılı liderlerin umrunda değil. Onlar, zafer için diğerlerinin ödediği her hangi bir bedele hazırlar.

Fakat zafer ulaşamayacakları bir yerde ve onlar, savaşın kanlı ve pahalı bir bataklık olduğu gerçeğini gizleme telaşındalar. Askeri, diplomatik operasyonlar ve kontrgerilla gibi farklı askeri stratejiler deniyorlar. Ve “bölgesel diktatörlere” kendileriyle savaşmamaları için ödeme yapıyorlar.

Onların müttefiki ve devlet başkanı Hamid Karzai ve Karzai’nin bölgesel diktatör müttefikleri seçimlere hile karıştırıyor ve yardımları cebe indiriyolar. Rejim, dünyadaki en bozuk dördüncü rejim.

Ve şimdi, denemek ve yenmek için her yolu mübah gördükleri Taliban grubuyla anlaşmaya varmak istiyorlar.

Ve işgal güçlenmeye devam ettikçe Taliban varolacaktır. 2005’e kadar Afganistan’da yalnızca 5 İngiliz askeri ölmüştü.

2006’da İngiltere Helmand vilayetine girdi. Çalışma Bakanı John Reid, bir tek atış bile yapmak zorunda kalmayabileceklerini söyledi.

Daha yanılmış olamazdı. Ölen 382 İngiliz askerinin 340’ı, İngiltere’in yarı büyüklüğündeki Helmand’da yaşamını yitirdi.

Oyun Sonu

Taliban, yabancı işgalcilere karşı direnci somutlaştırmak için var. Ve 150,000 işgal askeri bile onu ezemiyor.

Bu yılın, oyun sonunun başlangıcı olması gerekiyor. Bütün Nato güçleri, 2014’te Afgan güçlerinin teslim olacağı fikriyle askeri birliklerini geri çekmeyi planlıyorlar.

Obama’nın 53,000 askerlik çıkarma operasyonu, 2011 sonu itibariyle Bush’lu yıllara istinaden çok daha fazla asker olacağı anlamına geliyor.

Teslimiyet planı hızla sarpa sarıyor. Zaten Afgan güçlerine “eğitim ve rehberlik” için kalacak birliklerden oluşan daimi bir Nato üssünden bahsediliyor.

Sadece yoksulluk ve çaresizlik Afganlar’ı orduya katılmaya itiyor. İlk ödemelerini aldıktan sonra bir çoğu kaçıyor. Bozuk bir rejimi korumak adına hiçbir coşku yok.

Görünürde bir son yok. ABD, derin bir ekonomik kriz içersinde ve ikinci bir savaş kaybetme korkusu bu güçsüzlüğü daha da büyütmekte. Bu Libya’nın Batı için bu denli önemli olma sebeplerinden biri. Kuzey Afrika ve Orta Asya’daki devrimler ABD ve müttefikleri üzerinde sersemletici bir etki bıraktı.

Libya’daki müdahale, inisiyatifi yeniden kazanmak için bir girişim. Batılı liderler, “insani müdahale” doktrinini yeniden inşa edebilecekleri bir ayaklanmaya taraf görünme düşüncesindeler. Fakat Afganistan tarihinin de gösterdiği üzere, emperyalist müdahalenin insani hiçbir yanı yok. Tüm askeri birlikler terk edene dek, Afganistan’da yaşayan insanların barış ve yaşamlarını yeniden inşa etme umutları yok.

İnsansız hava aracı savaşları

Barack Obama seçildiğinden bu yana, insansız hava araçlarının kullanıldığı hava saldırıları sayısı 50’den 220’ye yükseldi yani dört kat arttı.

Hem gözetim hem bombalama için kullanılan insansız hava araçları, Kandahar’daki bir üsten havalanıyorlar, ancak Nevada Çölü’ndeki bir hava üssünden kontrol ediliyorlar.

ABD Hava Kuvvetleri ve CIA’nin yanı sıra, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF), İngiliz Donanması’nı kontrol etmek için doksan kişilik bir ekibe sahip. Binlerce kişi, insansız hava aracı saldırıları sonucu öldürüldü.


http://www.socialistworker.co.uk/art.php?id=26246 adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.

0 Responses to Afganistan: Batı’nın kazanamayacağı savaş

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi